scrap

US /skræp/
UK /skræp/
"scrap" picture
1.

parça, kırıntı, hurda

a small piece or amount of something, especially one that is left over after the greater part has been used

:
•
There's not a scrap of evidence to support his claim.
İddiasını destekleyecek bir parça bile kanıt yok.
•
She wrote the number on a scrap of paper.
Numarayı bir kağıt parçasına yazdı.
:
fragmentbitpiececrumbshred
2.

hurda, atık

waste material or discarded items, especially metal suitable for reprocessing

:
•
The old car was sold for scrap.
Eski araba hurda olarak satıldı.
•
They collect metal scrap for recycling.
Geri dönüşüm için metal hurda topluyorlar.
:
junkwasterefusedebrisrubbish
3.

kavga, tartışma

a fight or quarrel, especially a minor one

:
•
The two brothers often got into a scrap over toys.
İki kardeş oyuncaklar yüzünden sık sık kavga ederdi.
•
He got into a scrap with a bigger kid at school.
Okulda daha büyük bir çocukla kavga etti.
:
fightquarrelbrawldisputetussle
1.

hurdaya ayırmak, iptal etmek

discard or remove from service (something old, worn out, or no longer useful)

:
•
They decided to scrap the old machinery.
Eski makineleri hurdaya ayırmaya karar verdiler.
•
The company had to scrap its plans due to lack of funding.
Şirket, fon eksikliği nedeniyle planlarını iptal etmek zorunda kaldı.
:
discarddispose ofabandoncanceljettison
2.

kavga etmek, tartışmak

engage in a fight or quarrel

:
•
The two boys started to scrap in the playground.
İki çocuk oyun alanında kavga etmeye başladı.
•
He's always ready to scrap with anyone who disagrees with him.
Onunla aynı fikirde olmayan herkesle her zaman kavga etmeye hazırdır.
:
fightquarrelbrawldisputetussle