piece

US /piːs/
UK /piːs/
"piece" picture
1.

parça, dilim

a portion of an object or of material, produced by cutting, tearing, or breaking

:
•
She cut the cake into small pieces.
Pastayı küçük parçalara ayırdı.
•
He found a piece of glass on the floor.
Yerde bir cam parçası buldu.
:
fragmentsegmentportionbitsection
2.

eser, parça

an item of a particular type

:
•
This is a beautiful piece of jewelry.
Bu güzel bir mücevher parçası.
•
He wrote a new piece for the orchestra.
Orkestra için yeni bir eser yazdı.
:
itemarticlecompositionworkcreation
1.

birleştirmek, onarmak

to join or repair something from pieces

:
•
He tried to piece together the broken vase.
Kırık vazoyu birleştirmeye çalıştı.
•
Detectives are trying to piece together the events of that night.
Dedektifler o gecenin olaylarını birleştirmeye çalışıyor.
:
assemblereconstructjoinmendrepair
:
opinion piecetwo-pieceone-pieceset pieceperiod piecehit piecepiece together