fragment
US /ˈfræɡ.mənt/
UK /ˈfræɡ.mənt/

1.
2.
parça, eksik kısım
an incomplete part of something
:
•
The novel was published as a fragment after the author's death.
Roman, yazarın ölümünden sonra bir parça olarak yayımlandı.
•
We only have a few fragments of information about the incident.
Olay hakkında sadece birkaç parça bilgiye sahibiz.
1.
parçalamak, bölünmek
break or cause to break into fragments
:
•
The impact caused the glass to fragment.
Çarpma camın parçalanmasına neden oldu.
•
The old empire began to fragment into smaller states.
Eski imparatorluk daha küçük devletlere bölünmeye başladı.