moderate

US /ˈmɑː.dɚ.ət/
UK /ˈmɑː.dɚ.ət/
"moderate" picture
1.

ılımlı, orta

average in amount, intensity, quality, or degree

:
•
She achieved moderate success in her career.
Kariyerinde ılımlı bir başarı elde etti.
•
The weather forecast predicts moderate winds.
Hava durumu tahmini ılımlı rüzgarlar öngörüyor.
:
averagemediumtemperatereasonable
:
extremeexcessiveintense
2.

ılımlı, mutedil

not extreme in opinion, expression, or behavior

:
•
He holds moderate political views.
Ilımlı siyasi görüşlere sahip.
•
The group adopted a more moderate stance.
Grup daha ılımlı bir duruş sergiledi.
:
temperaterestrainedmildreasonable
:
radicalextremefanatical
1.

ılımlı hale getirmek, azaltmak

make or become less extreme, intense, or violent

:
•
The committee decided to moderate the new regulations.
Komite, yeni düzenlemeleri ılımlı hale getirmeye karar verdi.
•
He learned to moderate his temper.
Öfkesini ılımlı hale getirmeyi öğrendi.
:
temperregulaterestraincurb
:
intensifyexacerbateaggravate
2.

yönetmek, hakemlik yapmak

act as a moderator or arbiter

:
•
She was asked to moderate the debate.
Tartışmayı yönetmesi istendi.
•
The professor will moderate the panel discussion.
Profesör panel tartışmasını yönetecek.
:
preside overchairmediatereferee
:
disruptinterfere
:
moderatormoderately