side
US /saɪd/
UK /saɪd/

1.
2.
taraf, yön
a particular aspect of something
:
•
There are two sides to every story.
Her hikayenin iki yüzü vardır.
•
Let's look at the positive side of things.
Olayların olumlu tarafına bakalım.
1.
yan, yandan
of, on, or toward a side
:
•
He gave her a side glance.
Ona yan bir bakış attı.
•
The car has side airbags.
Arabanın yan hava yastıkları var.
1.
taraf tutmak, kaplamak
to stand or be placed at the side of something or someone
:
•
He sided with his brother in the argument.
Tartışmada kardeşinin tarafını tuttu.
•
The new building will be sided with brick.
Yeni bina tuğla ile kaplanacak.