flank

US /flæŋk/
UK /flæŋk/
"flank" picture
1.

yan, böğür

the side of a person's or animal's body between the ribs and the hip

:
The horse had a scar on its flank.
Atın yan tarafında bir yara izi vardı.
He felt a sharp pain in his left flank.
Sol yanında keskin bir ağrı hissetti.
2.

kanat, yan

the side of a military formation

:
The enemy attacked our left flank.
Düşman sol kanadımızı saldırdı.
They tried to outmaneuver the enemy by attacking their flanks.
Düşmanı kanatlarından saldırarak alt etmeye çalıştılar.
1.

yanında olmak, kuşatmak

be on each or on one side of

:
Tall trees flanked the driveway.
Uzun ağaçlar araba yolunu çevrelemişti.
The general ordered his troops to flank the enemy position.
General, birliklerine düşman mevzisini kuşatmasını emretti.