brittle kelimesinin Türkçe anlamı

brittle İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

brittle

US /ˈbrɪt̬.əl/
UK /ˈbrɪt̬.əl/
"brittle" picture

Sıfat

1.

kırılgan, gevrek

hard but liable to break easily

Örnek:
The old plastic had become brittle with age.
Eski plastik yaşla birlikte kırılgan hale gelmişti.
Her bones were brittle due to osteoporosis.
Kemikleri osteoporoz nedeniyle kırılgandı.
2.

çıtırtılı, keskin

having a sharp, hard, but not resonant sound

Örnek:
The brittle sound of dry leaves crunching underfoot filled the autumn air.
Ayakların altında ezilen kuru yaprakların çıtırtılı sesi sonbahar havasını doldurdu.
The old piano produced a rather brittle tone.
Eski piyano oldukça keskin bir ton üretiyordu.
3.

sert, duygusuz

appearing or sounding cold and unfeeling

Örnek:
Her voice was brittle with suppressed anger.
Sesi bastırılmış öfkeyle sertleşmişti.
He gave a brittle laugh that lacked warmth.
Sıcaklıktan yoksun sert bir kahkaha attı.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren