austere

US /ɑːˈstɪr/
UK /ɑːˈstɪr/
"austere" picture
1.

sert, katı

severe or strict in manner, attitude, or appearance

:
•
The headmaster was an austere man, rarely smiling.
Müdür, nadiren gülümseyen sert bir adamdı.
•
Her austere expression made it clear she was not pleased.
Onun sert ifadesi memnun olmadığını açıkça gösteriyordu.
:
severesternstrictharshgrim
2.

sade, çilekeş

having no comforts or luxuries; harsh or ascetic

:
•
The monk lived an austere life of prayer and meditation.
Keşiş, dua ve meditasyonla dolu çilekeş bir hayat sürüyordu.
•
The room was decorated in an austere style, with minimal furniture.
Oda, minimal mobilyalarla sade bir tarzda dekore edilmişti.
:
simpleplainbasicminimalistunadorned
3.

sıkı, çetin

(of an economic policy or a financial situation) allowing no luxuries; harsh or severe

:
•
The government implemented austere measures to reduce the national debt.
Hükümet, ulusal borcu azaltmak için sıkı önlemler uyguladı.
•
The country faced an austere economic period.
Ülke sıkı bir ekonomik dönemle karşı karşıya kaldı.
:
harshsevererigorousdraconianstringent