severe

US /səˈvɪr/
UK /səˈvɪr/
"severe" picture
1.

şiddetli, ağır, ciddi

very great; intense

:
•
The patient is experiencing severe pain.
Hasta şiddetli ağrı çekiyor.
•
We are facing a severe shortage of water.
Şiddetli bir su kıtlığıyla karşı karşıyayız.
:
intenseextremeacuteharshdrastic
2.

sert, katı, ciddi

(of a person or their manner) strict or harsh

:
•
The teacher was very severe with the misbehaving students.
Öğretmen, yaramaz öğrencilere karşı çok sertti.
•
Her expression was severe, showing no hint of amusement.
İfadesi sertti, eğlenceye dair hiçbir ipucu yoktu.
:
strictharshsternaustererigorous
3.

sade, süsten arındırılmış, katı

(of a style of dress or design) plain and without decoration

:
•
She preferred a severe, minimalist style of decor.
Sade, minimalist bir dekorasyon tarzını tercih etti.
•
The building's architecture was severe and imposing.
Binanın mimarisi sade ve heybetliydi.
:
plainaustereunadornedminimalistsimple
:
severalseverityseverely