pressurize

US /ˈpreʃ.ɚ.aɪz/
UK /ˈpreʃ.ɚ.aɪz/
"pressurize" picture
1.

basınçlandırmak, basınç uygulamak

to subject to pressure

:
The engineers had to pressurize the cabin before takeoff.
Mühendisler kalkıştan önce kabini basınçlandırmak zorundaydı.
The system is designed to pressurize the water for high-pressure cleaning.
Sistem, yüksek basınçlı temizlik için suyu basınçlandırmak üzere tasarlanmıştır.
2.

baskı yapmak, zorlamak

to persuade or coerce (someone) into doing something

:
They tried to pressurize him into accepting the offer.
Onu teklifi kabul etmesi için baskı altına almaya çalıştılar.
Don't let anyone pressurize you into making a decision you're not ready for.
Hazır olmadığınız bir karar vermeniz için kimsenin sizi baskı altına almasına izin vermeyin.