lock in
US /lɑːk ɪn/
UK /lɑːk ɪn/

1.
sabitlemek, kilitlemek
to make something secure or fixed in a particular position or state
:
•
The new contract will lock in lower prices for the next five years.
Yeni sözleşme önümüzdeki beş yıl boyunca daha düşük fiyatları sabitleyecek.
•
Make sure to lock in your position before the market closes.
Piyasa kapanmadan önce pozisyonunuzu sabitlediğinizden emin olun.
2.
kilitlemek, hapsetmek
to confine someone or something in a place, often against their will
:
•
The police had to lock in the suspect until morning.
Polis, şüpheliyi sabaha kadar kilitlemek zorunda kaldı.
•
The bad weather will lock us in for the weekend.
Kötü hava bizi hafta sonu içeri kilitleyecek.