lock into
US /lɑːk ˈɪntuː/
UK /lɑːk ˈɪntuː/
1.
bağlanmak, kilitlenmek
to commit oneself to a particular course of action or situation, often one that is difficult to change
:
•
We don't want to lock into a long-term contract without careful consideration.
Dikkatli düşünmeden uzun vadeli bir sözleşmeye bağlanmak istemiyoruz.
•
Once you lock into this payment plan, it's hard to change.
Bu ödeme planına bağlandığınızda, değiştirmek zor olur.
2.
yerine oturmak, kilitlenmek
to become firmly fixed or engaged with something else, often mechanically
:
•
The gears need to lock into place for the machine to work properly.
Makinenin düzgün çalışması için dişlilerin yerine oturması gerekiyor.
•
The two pieces will lock into each other with a click.
İki parça bir tık sesiyle birbirine kilitlenecek.