keep down

US /kiːp daʊn/
UK /kiːp daʊn/
"keep down" picture
1.

düşük tutmak, bastırmak

to prevent something from increasing or becoming too high

:
We need to keep down our expenses this month.
Bu ay masraflarımızı düşük tutmalıyız.
The government is trying to keep down inflation.
Hükümet enflasyonu düşük tutmaya çalışıyor.
2.

bastırmak, engellemek, moralini bozmak

to prevent someone from rising or succeeding

:
They tried to keep him down, but he eventually rose to the top.
Onu bastırmaya çalıştılar ama sonunda zirveye çıktı.
Don't let anyone keep you down.
Kimsenin seni bastırmasına izin verme.
3.

midede tutmak, kusmamak

to prevent food or drink from being vomited

:
She was so nauseous, she couldn't keep down any food.
O kadar midesi bulanıyordu ki hiçbir yiyeceği midesinde tutamadı.
The medicine helped him to keep down his meal.
İlaç, yemeğini midesinde tutmasına yardımcı oldu.