digest
US /daɪˈdʒest/
UK /daɪˈdʒest/
1.
sindirmek
break down food in the stomach and intestines into substances that the body can absorb and use
:
•
It takes time for the body to digest food properly.
Vücudun yiyecekleri düzgün bir şekilde sindirmesi zaman alır.
•
Some people find it hard to digest dairy products.
Bazı insanlar süt ürünlerini sindirmekte zorlanır.
2.
sindirmek, anlamak
understand or assimilate information or ideas
:
•
It took him a while to digest the news.
Haberi sindirmesi biraz zaman aldı.
•
She needed time to digest all the information.
Tüm bilgileri sindirmek için zamana ihtiyacı vardı.
1.
özet, derleme
a compilation or summary of information or a body of laws
:
•
The legal digest provided a concise overview of recent court decisions.
Hukuki özet, son mahkeme kararlarının kısa bir özetini sundu.
•
She reads a monthly digest of current events.
Güncel olayların aylık özetini okuyor.