keep in
US /kiːp ɪn/
UK /kiːp ɪn/

1.
içeride tutmak, zapt etmek
to prevent someone or something from leaving a place or situation
:
•
The fence was built to keep the animals in.
Çit, hayvanları içeride tutmak için yapıldı.
•
She tried to keep her emotions in during the difficult meeting.
Zorlu toplantı sırasında duygularını içinde tutmaya çalıştı.
2.
içeride kalmak, evde kalmak
to remain at home or indoors
:
•
It's raining heavily, so we should keep in today.
Şiddetli yağmur yağıyor, bu yüzden bugün içeride kalmalıyız.
•
He had to keep in for a few days after his surgery.
Ameliyatından sonra birkaç gün içeride kalmak zorunda kaldı.