hot

US /hɑːt/
UK /hɑːt/
"hot" picture
1.

sıcak

having a high temperature

:
•
Be careful, the plate is very hot.
Dikkat et, tabak çok sıcak.
•
It's a very hot day today.
Bugün çok sıcak bir gün.
:
burningscaldingfiery
:
coldcool
2.

acı

producing a burning sensation in the mouth

:
•
This chili is really hot!
Bu biber gerçekten acı!
•
I can't eat anything too hot.
Çok acı bir şey yiyemem.
:
spicypeppery
:
mild
3.

çekici, seksi

(of a person) sexually attractive

:
•
She looked really hot in that dress.
O elbiseyle gerçekten çekici görünüyordu.
•
He's considered one of the hottest actors in Hollywood.
Hollywood'un en çekici aktörlerinden biri olarak kabul ediliyor.
:
attractivesexydesirable
:
unattractiveunappealing
1.

sıcak

in a hot manner; with high temperature

:
•
Serve the soup hot.
Çorbayı sıcak servis edin.
•
The iron was still hot from use.
Ütü kullanımdan sonra hala sıcaktı.
:
warmlyheatedly
:
coldlycoolly
:
hot doghot chocolatehot buttonhot tubpiping hothot pantshot-wire