spicy

US /ˈspaɪ.si/

UK /ˈspaɪ.si/

baharatlı, acı

having a strong, pungent, and hot flavor

•

I love eating spicy food, especially curries.

Baharatlı yemekleri, özellikle körileri yemeyi severim.

•

Be careful, this sauce is very spicy.

Dikkat et, bu sos çok baharatlı.

müstehcen, skandal, cesur

exciting or scandalous

•

The newspaper published a spicy article about the celebrity's private life.

Gazete, ünlünün özel hayatıyla ilgili müstehcen bir makale yayınladı.

•

She told a very spicy joke that made everyone laugh.

Herkesi güldüren çok müstehcen bir şaka anlattı.