get to

US /ɡet tə/
UK /ɡet tə/
"get to" picture
1.

ulaşmak, varmak

to arrive at a place

:
•
How do I get to the train station from here?
Buradan tren istasyonuna nasıl giderim?
•
We finally got to the top of the mountain after hours of climbing.
Saatler süren tırmanıştan sonra nihayet dağın tepesine ulaştık.
:
arrive atreachmake it to
2.

fırsat bulmak, yapabilmek

to have the opportunity or ability to do something

:
•
I finally got to meet my favorite author.
Sonunda en sevdiğim yazarla tanışma fırsatı buldum.
•
She doesn't often get to travel for work.
İş için sık sık seyahat etme fırsatı bulamaz.
:
have the chance tobe able tobe permitted to
3.

sinir bozmak, etkilemek

to annoy or irritate someone

:
•
His constant complaining really gets to me.
Sürekli şikayet etmesi gerçekten sinirimi bozuyor.
•
Don't let his comments get to you.
Yorumlarının seni etkilemesine izin verme.
:
annoyirritatebotherupsetdisturb
:
getget onget inget on withget intoget byget at