dive kelimesinin Türkçe anlamı

dive İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

dive

US /daɪv/
UK /daɪv/
"dive" picture

Fiil

1.

dalmak, atlamak

plunge head first into water

Örnek:
He took a deep breath and dived into the pool.
Derin bir nefes aldı ve havuza daldı.
She learned to dive from the high board.
Yüksek atlama tahtasından dalmayı öğrendi.
2.

dalmak, atılmak

move quickly or suddenly in a specified direction

Örnek:
The bird dived for the fish.
Kuş balığa doğru daldı.
He had to dive for cover when the shots rang out.
Silah sesleri duyulduğunda siper almak için atlamak zorunda kaldı.
3.

düşmek, azalmak

go down or decline rapidly

Örnek:
Stock prices began to dive.
Hisse senedi fiyatları düşmeye başladı.
His popularity took a sudden dive.
Popülaritesi aniden düştü.

İsim

1.

dalış, atlama

a headfirst plunge into water

Örnek:
He executed a perfect dive from the springboard.
Tramplenden mükemmel bir dalış yaptı.
She made a shallow dive into the shallow end.
Sığ kısma sığ bir dalış yaptı.
2.

düşüş, azalma

a sudden and rapid fall or decline

Örnek:
The company's profits took a sharp dive.
Şirketin karları keskin bir düşüş yaşadı.
The stock market experienced a sudden dive.
Borsa aniden düştü.
3.

meyhane, bar

a disreputable or seedy bar or club

Örnek:
They ended up in a smoky dive on the outskirts of town.
Şehrin eteklerinde dumanlı bir meyhanede son buldular.
The band played at a small, grungy dive.
Grup küçük, pis bir meyhanede çaldı.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren