twist

US /twɪst/
UK /twɪst/
"twist" picture
1.

bükmek, çarpıtmak, kıvrılmak

form into a bent, curling, or distorted shape

:
•
She twisted her hair into a bun.
Saçını topuz yaptı.
•
The road twists through the mountains.
Yol dağların arasından kıvrılır.
:
bendcurldistortcontortcoil
2.

çevirmek, döndürmek

rotate or turn (something) around a fixed point

:
•
He twisted the cap off the bottle.
Şişenin kapağını çevirerek açtı.
•
She twisted the key in the lock.
Anahtarı kilitte çevirdi.
:
turnrotateswivelpivot
3.

burkmak, incitmek

injure a part of one's body by turning or wrenching it awkwardly

:
•
He twisted his ankle playing basketball.
Basketbol oynarken ayak bileğini burktu.
•
Be careful not to twist your knee.
Dizini burkmamaya dikkat et.
:
sprainwrenchstrainrick
1.

bükme, dönüş

an act of twisting or being twisted

:
•
He gave the knob a sharp twist.
Düğmeyi sertçe çevirdi.
•
The dancer performed a graceful twist.
Dansçı zarif bir dönüş yaptı.
:
turnrotationbendcoil
2.

dönüş, sürpriz, gelişme

an unexpected development or change in a story or situation

:
•
The movie had an unexpected plot twist.
Filmin beklenmedik bir olay örgüsü vardı.
•
There's a new twist to the investigation.
Soruşturmada yeni bir gelişme var.
:
turndevelopmentsurprisereversalcomplication
:
French twistarm-twistingtwist the knife (in the wound)twist someone's arm