curl

US /kɝːl/
UK /kɝːl/
"curl" picture
1.

kıvrılmak, sarmak

form into a curved or spiral shape

:
Her hair tends to curl in humid weather.
Saçları nemli havada kıvrılmaya eğilimlidir.
The smoke began to curl upwards.
Duman yukarı doğru kıvrılmaya başladı.
1.

bukle, kıvrım

a length of something that is curled or coiled

:
She had beautiful golden curls.
Güzel altın rengi bukleleri vardı.
He ran his fingers through a curl of hair.
Parmaklarını bir tutam saç kıvrımının arasından geçirdi.