distort
US /dɪˈstɔːrt/
UK /dɪˈstɔːrt/
1.
bozmak, çarpıtmak
pull or twist out of shape
:
•
The funhouse mirror distorted her reflection.
Lunapark aynası yansımasını bozdu.
•
The strong wind distorted the shape of the tent.
Şiddetli rüzgar çadırın şeklini bozdu.
2.
çarpıtmak, saptırmak, yanlış aktarmak
misrepresent; give a misleading account of
:
•
The media often distorts the truth to create sensational headlines.
Medya genellikle sansasyonel başlıklar oluşturmak için gerçeği çarpıtır.
•
He tried to distort the facts to make himself look better.
Kendini daha iyi göstermek için gerçekleri çarpıtmaya çalıştı.