wrench

US /rentʃ/
UK /rentʃ/
"wrench" picture
1.

anahtar, kurbağacık

a tool used for gripping and turning nuts and bolts

:
He used a wrench to tighten the bolt.
Cıvatayı sıkmak için bir anahtar kullandı.
Pass me that adjustable wrench, please.
Bana o ayarlı anahtarı uzatır mısın, lütfen.
2.

burkulma, sarsıntı, acı veren ayrılık

a sudden, violent twist or pull

:
He felt a sudden wrench in his back.
Sırtında ani bir burkulma hissetti.
It was a painful wrench to leave her home.
Evini terk etmek acı verici bir ayrılıktı.
1.

burkmak, zorla açmak, sarsmak

to pull or twist suddenly and violently

:
He tried to wrench the door open.
Kapıyı zorla açmaya çalıştı.
The sudden movement could wrench your back.
Ani hareket sırtınızı burkabilir.
2.

üzmek, acı vermek, burkmak

to cause pain or distress to (someone or something)

:
It would wrench my heart to see them suffer.
Onların acı çektiğini görmek kalbimi burkardı.
The news of his departure wrenched her.
Ayrılık haberi onu üzdü.