shut down
US /ʃʌt daʊn/
UK /ʃʌt daʊn/
1.
kapatmak, faaliyetini durdurmak
to cease business or operation
:
•
The factory decided to shut down due to financial difficulties.
Fabrika, mali zorluklar nedeniyle kapanmaya karar verdi.
•
Many small businesses had to shut down during the pandemic.
Pandemi sırasında birçok küçük işletme kapanmak zorunda kaldı.
2.
kapatmak, durdurmak
to turn off a machine or system
:
•
Remember to shut down your computer before leaving.
Ayrılmadan önce bilgisayarınızı kapatmayı unutmayın.
•
The engineers had to shut down the entire network for maintenance.
Mühendisler, bakım için tüm ağı kapatmak zorunda kaldı.
3.
susturmak, durdurmak
to stop someone from expressing their opinions or feelings
:
•
The teacher had to shut down the disruptive student.
Öğretmen, rahatsız edici öğrenciyi susturmak zorunda kaldı.
•
She tried to express her concerns, but he quickly shut her down.
Endişelerini dile getirmeye çalıştı ama o hemen susturdu.