plastered

US /ˈplæs.tɚd/
UK /ˈplæs.tɚd/
"plastered" picture
1.

sıvalı, yapıştırılmış

covered with plaster

:
•
The walls of the old house were plastered with a fresh coat.
Eski evin duvarları yeni bir kat sıva ile sıvanmıştı.
•
His hair was plastered flat with gel.
Saçları jöleyle yapıştırılmış gibiydi.
2.

sarhoş, kafası güzel

drunk; intoxicated

:
•
He was completely plastered after the party.
Partiden sonra tamamen sarhoştu.
•
Don't drive if you're plastered.
Sarhoşsan araba kullanma.
:
drunkintoxicatedinebriatedtipsywasted
1.

sıvamak, yapıştırmak

to cover (a wall or ceiling) with plaster

:
•
They hired someone to plaster the new extension.
Yeni eklentiyi sıvaması için birini tuttular.
•
She plastered the poster on the wall.
Posteri duvara yapıştırdı.
:
rendercoatsmearstickaffix
:
plasterplastererplaster cast