pile

US /paɪl/
UK /paɪl/
"pile" picture
1.

yığın, küme

a heap or stack of things

:
There's a pile of books on my desk.
Masamda bir yığın kitap var.
She made a neat pile of clothes.
Düzgün bir giysi yığını yaptı.
2.

büyük yapı, heybetli bina

a large, imposing building or group of buildings

:
The old mansion was a grand pile.
Eski konak görkemli bir yapıydı.
They lived in a huge, crumbling pile.
Büyük, yıkık dökük bir yapıda yaşıyorlardı.
1.

yığmak, üst üste koymak

to place (things) one on top of another so as to form a pile

:
Please pile the dirty dishes in the sink.
Lütfen kirli bulaşıkları lavaboya yığın.
He piled the logs neatly by the fireplace.
Odunları şöminenin yanına düzenli bir şekilde yığdı.