heap

US /hiːp/
UK /hiːp/
"heap" picture
1.

yığın, küme

an untidy collection of things piled one on top of another

:
•
There was a heap of clothes on the floor.
Yerde bir yığın kıyafet vardı.
•
He threw the old newspapers onto the heap.
Eski gazeteleri yığına attı.
:
pilestackmoundmassaccumulation
2.

yığınla, çok

a large amount of something

:
•
She has a whole heap of problems to deal with.
Başa çıkması gereken bir yığın sorunu var.
•
Thanks a heap for your help!
Yardımın için çok teşekkürler!
:
lotabundanceplentymassload
1.

yığmak, kümelemek

to put things in a heap or pile

:
•
She began to heap the dirty dishes in the sink.
Kirli bulaşıkları lavaboya yığmaya başladı.
•
Don't just heap your clothes on the bed.
Kıyafetlerini yatağa yığma.
:
pilestackaccumulateamasscollect
2.

yağdırmak, doldurmak

to give someone a lot of something, especially praise or criticism

:
•
They heaped praise on the winning team.
Kazanan takıma övgüler yağdırdılar.
•
She heaped scorn on his efforts.
Onun çabalarına hakaret yağdırdı.
:
lavishbestowshowerloadpile