large

US /lɑːrdʒ/
UK /lɑːrdʒ/
"large" picture
1.

büyük, geniş

of considerable or relatively great extent or size

:
•
They live in a large house.
Büyük bir evde yaşıyorlar.
•
We need a large amount of money for this project.
Bu proje için büyük miktarda paraya ihtiyacımız var.
:
bighugeenormousmassivesizable
:
smalltinylittleminiaturepetite
2.

geniş, kapsamlı

having a wide range or scope

:
•
The company has a large customer base.
Şirketin geniş bir müşteri tabanı var.
•
He has a large collection of stamps.
Geniş bir pul koleksiyonu var.
:
extensivebroadwidecomprehensivevast
:
narrowlimitedsmall
1.

büyük ölçüde, geniş çapta

in a large manner; on a large scale

:
•
The company operates large in the global market.
Şirket küresel pazarda büyük ölçüde faaliyet gösteriyor.
•
They printed the banner large so everyone could see it.
Pankartı herkesin görebilmesi için büyük bastılar.
:
greatlyextensivelywidelyamplyconsiderably
:
smalllittle
:
largelyby and largelarge-scalelarge white(as) large as lifeloom large