big
US /bɪɡ/
UK /bɪɡ/

1.
2.
önemli, ciddi
important or serious
:
•
This is a big decision for our company.
Bu, şirketimiz için büyük bir karar.
•
He's a big name in the music industry.
Müzik endüstrisinde büyük bir isim.
1.
büyük, kibirli bir şekilde
in a boastful or arrogant manner
:
•
He talks big, but he rarely delivers.
Büyük konuşur ama nadiren yerine getirir.
•
Don't get too big for your britches.
Çok havalanma.