kick
US /kɪk/
UK /kɪk/

1.
2.
bırakmak, vazgeçmek
to stop doing or using something harmful
:
•
It's hard to kick a bad habit.
Kötü bir alışkanlığı bırakmak zordur.
•
He managed to kick his drug addiction.
Uyuşturucu bağımlılığını bırakmayı başardı.
1.
2.
canlılık, zevk, heyecan
a sudden, strong, and usually pleasant effect or sensation
:
•
The coffee gave him a real kick.
Kahve ona gerçek bir canlılık verdi.
•
She gets a kick out of helping others.
Başkalarına yardım etmekten zevk alır.