kick in
US /kɪk ɪn/
UK /kɪk ɪn/

1.
etki etmeye başlamak, devreye girmek
to start to have an effect or to become active
:
•
The medication should kick in within 30 minutes.
İlaç 30 dakika içinde etki etmeye başlamalıdır.
•
That's when the panic really started to kick in.
İşte o zaman panik gerçekten başladı.
2.
katkıda bulunmak, para vermek
to contribute money or effort to something
:
•
Everyone needs to kick in some money for the party.
Herkes partiye biraz para katkıda bulunmalı.
•
The whole team had to kick in to finish the project on time.
Projeyi zamanında bitirmek için tüm ekip katkıda bulunmak zorunda kaldı.