instrument
US /ˈɪn.strə.mənt/
UK /ˈɪn.strə.mənt/

1.
alet, enstrüman
a tool or implement, especially one used for delicate or scientific work
:
•
The surgeon used a specialized instrument to perform the delicate operation.
Cerrah, hassas ameliyatı yapmak için özel bir alet kullandı.
•
Scientists use various instruments to measure atmospheric pressure.
Bilim adamları atmosfer basıncını ölçmek için çeşitli aletler kullanır.
2.
müzik aleti, enstrüman
a device for producing musical sounds
:
•
She plays several musical instruments, including the piano and violin.
Piyano ve keman da dahil olmak üzere birçok müzik enstrümanı çalıyor.
•
The orchestra features a wide range of brass and string instruments.
Orkestra, geniş bir yelpazede nefesli ve telli enstrümanlar içerir.
3.
1.
enstrümanlarla donatmak, alet takmak
to equip with instruments for scientific observation or investigation
:
•
The spacecraft was carefully instrumented to collect data from deep space.
Uzay aracı, derin uzaydan veri toplamak için dikkatlice enstrümanlarla donatıldı.
•
The lab was fully instrumented for advanced chemical analysis.
Laboratuvar, gelişmiş kimyasal analiz için tamamen enstrümanlarla donatılmıştı.