inhibit

US /ɪnˈhɪb.ɪt/
UK /ɪnˈhɪb.ɪt/
"inhibit" picture
1.

engellemek, kösteklemek, durdurmak

to hinder, restrain, or prevent an action or process

:
Fear can inhibit people from expressing their true feelings.
Korku, insanların gerçek duygularını ifade etmelerini engelleyebilir.
The new regulations will inhibit economic growth.
Yeni düzenlemeler ekonomik büyümeyi engelleyecektir.
2.

çekingenleştirmek, engellemek, utandırmak

to make someone feel self-conscious and unable to act in a relaxed and natural way

:
His presence seemed to inhibit her.
Onun varlığı onu çekingen yapıyordu.
Don't let fear of failure inhibit you from trying new things.
Başarısızlık korkusunun yeni şeyler denemeni engellemesine izin verme.