hammered

US /ˈhæm.ɚd/
UK /ˈhæm.ɚd/
"hammered" picture
1.

sarhoş, kafası güzel

drunk

:
•
He got completely hammered at the party last night.
Dün gece partide tamamen sarhoş oldu.
•
After a few beers, she was pretty hammered.
Birkaç biradan sonra oldukça sarhoştu.
:
drunkintoxicatedinebriatedwastedplastered
2.

ezilmiş, darbe almış

severely defeated or beaten

:
•
Our team got completely hammered in the final game.
Takımımız final maçında tamamen ezildi.
•
The stock market was hammered by the news.
Borsa haberlerle darbe aldı.
:
defeatedbeatencrushedtrouncedoverwhelmed
1.

çekiçlemek, vurmak

to hit or strike repeatedly with or as if with a hammer

:
•
He hammered the nail into the wood.
Çiviyi tahtaya çaktı.
•
The blacksmith hammered the hot metal into shape.
Demirci sıcak metali dövüp şekil verdi.
:
strikepoundbeathitsmash
2.

yerden yere vurmak, sertçe eleştirmek

to criticize or attack severely

:
•
The critics hammered the new movie.
Eleştirmenler yeni filmi yerden yere vurdu.
•
The opposition party hammered the government's new policy.
Muhalefet partisi hükümetin yeni politikasını sertçe eleştirdi.
:
criticizeattackcondemndenouncelambaste
:
hammerhammer outclaw hammerhammer throwhammer away atbe/go at it hammer and tongs