glimpse

US /ɡlɪmps/
UK /ɡlɪmps/
"glimpse" picture
1.

anlık bakış, kısa görüş

a brief or partial view

:
I caught a glimpse of her as she walked by.
Geçerken ona bir anlık bakış attım.
The book offers a fascinating glimpse into ancient civilizations.
Kitap, antik uygarlıklara büyüleyici bir bakış sunuyor.
1.

görmek, fark etmek

to see or perceive briefly or partially

:
I only managed to glimpse the celebrity before she disappeared.
Ünlü kişiyi kaybolmadan önce sadece görebildim.
Through the trees, we could glimpse the ocean.
Ağaçların arasından okyanusu görebiliyorduk.