spot

US /spɑːt/

UK /spɑːt/

leke, nokta

a small, round mark or stain

•

There's a grease spot on your shirt.

Gömleğinde bir yağ lekesi var.

•

The dog has black spots on its fur.

Köpeğin tüylerinde siyah lekeler var.

yer, nokta

a particular place or area

•

This is a great spot for a picnic.

Burası piknik için harika bir yer.

•

Can you save me a spot in line?

Sırada bana bir yer ayırabilir misin?

fark etmek, görmek

to see or notice someone or something, especially suddenly or with difficulty

•

I finally spotted my friend in the crowd.

Sonunda kalabalıkta arkadaşımı fark ettim.

•

Can you spot the difference between these two pictures?

Bu iki resim arasındaki farkı bulabilir misin?