give out
US /ɡɪv aʊt/
UK /ɡɪv aʊt/
1.
dağıtmak, vermek
to distribute or hand out something to a group of people
:
•
The teacher will give out the test papers.
Öğretmen sınav kağıtlarını dağıtacak.
•
They plan to give out free samples at the event.
Etkinlikte ücretsiz numuneler dağıtmayı planlıyorlar.
2.
bozulmak, çalışmamak, tükenmek
to stop working or functioning; to fail
:
•
My old car's engine finally gave out on the highway.
Eski arabamın motoru otoyolda sonunda bozuldu.
•
His legs gave out after running the marathon.
Maratonu koştuktan sonra bacakları güçsüzleşti.
3.
açıklamak, ortaya çıkarmak, ifşa etmek
to make public; to reveal a secret or information
:
•
The newspaper threatened to give out the details of the scandal.
Gazete skandalın detaylarını açıklamakla tehdit etti.
•
He promised not to give out any personal information.
Hiçbir kişisel bilgiyi açıklamayacağına söz verdi.