fry
US /fraɪ/
UK /fraɪ/

1.
1.
patates kızartması, kızartma
a dish of fried food, especially french fries
:
•
Do you want some extra fries with your burger?
Burgerinle birlikte ekstra patates kızartması ister misin?
•
We ordered a large fry to share.
Paylaşmak için büyük bir patates kızartması sipariş ettik.
2.
balık yavrusu, yavru balık
young fish, especially recently hatched ones
:
•
The pond was teeming with tiny fish fry.
Gölet minik balık yavrularıyla doluydu.
•
The salmon fry are released into the river.
Somon yavruları nehre bırakılır.