fair kelimesinin Türkçe anlamı

fair İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

fair

US /fer/
UK /fer/
"fair" picture

Sıfat

1.

adil, dürüst

treating people equally without favoritism or discrimination

Örnek:
The teacher was always fair to all her students.
Öğretmen her zaman tüm öğrencilerine adil davrandı.
It's only fair that everyone gets a chance.
Herkesin bir şans alması sadece adil.
Eş Anlamlı:
2.

açık, sarışın

of a light color or tone; not dark

Örnek:
She has beautiful fair skin and blonde hair.
Güzel açık teni ve sarı saçları var.
The artist used fair shades of blue in the painting.
Sanatçı tabloda açık mavi tonları kullandı.
Eş Anlamlı:
Eş Anlamlı:
3.

epey, oldukça

considerable in amount, extent, or degree

Örnek:
He made a fair amount of money from his investments.
Yatırımlarından epey para kazandı.
The movie received a fair number of positive reviews.
Film oldukça sayıda olumlu eleştiri aldı.

İsim

1.

fuar, panayır

a gathering of stalls and amusements for public entertainment

Örnek:
We went to the county fair and rode the Ferris wheel.
İlçe fuarına gittik ve dönme dolaba bindik.
The annual book fair attracts many visitors.
Yıllık kitap fuarı birçok ziyaretçiyi çekiyor.

Fiil

1.

aydınlatmak, güzelleştirmek

to make something light or beautiful

Örnek:
The morning sun began to fair the eastern sky.
Sabah güneşi doğu gökyüzünü aydınlatmaya başladı.
She used a special cream to fair her complexion.
Cildini aydınlatmak için özel bir krem kullandı.
Eş Anlamlı:

Zarf

1.

adilce, dürüstçe

in a just or impartial manner

Örnek:
He played fair and won the game.
Adil oynadı ve maçı kazandı.
She always treats her employees fair.
Çalışanlarına her zaman adil davranır.
Eş Anlamlı:
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren