ditch

US /dɪtʃ/
UK /dɪtʃ/
"ditch" picture
1.

hendek, ark

a long, narrow excavation made in the ground, especially for drainage or irrigation

:
•
The farmer dug a ditch to drain the field.
Çiftçi tarlayı kurutmak için bir hendek kazdı.
•
The car ended up in a roadside ditch.
Araba yol kenarındaki bir hendeğe düştü.
:
trenchchannelgullydrainmoat
1.

elden çıkarmak, terk etmek, bırakmak

to get rid of or give up (something or someone) because it is no longer wanted or useful

:
•
He decided to ditch his old car for a new one.
Eski arabasını elden çıkarmaya karar verdi.
•
She ditched her friends to go to the party alone.
Partiye yalnız gitmek için arkadaşlarını ekti.
:
discardabandonjettisondumpget rid of
2.

suya indirmek, acil iniş yapmak

to make an emergency landing of an aircraft on water

:
•
The pilot had to ditch the plane in the ocean after engine failure.
Pilot, motor arızasından sonra uçağı okyanusa indirmek zorunda kaldı.
•
The crew prepared for an emergency ditch.
Mürettebat acil bir suya iniş için hazırlandı.
:
splash downwater land