crossroad
US /ˈkrɑːs.roʊd/
UK /ˈkrɑːs.roʊd/

1.
kavşak, yol ayrımı
a place where two or more roads meet or intersect
:
•
We reached a crossroad and had to decide which way to go.
Bir kavşağa geldik ve hangi yoldan gideceğimize karar vermemiz gerekiyordu.
•
The accident happened at the busy crossroad near the market.
Kaza, pazarın yakınındaki işlek kavşakta meydana geldi.
2.
dönüm noktası, kavşak
a point at which a crucial decision must be made that will have far-reaching consequences
:
•
The company is at a crossroad, facing a choice between expansion and consolidation.
Şirket bir dönüm noktasında, genişleme ve konsolidasyon arasında bir seçimle karşı karşıya.
•
His career reached a crossroad when he was offered a job abroad.
Yurt dışında bir iş teklifi aldığında kariyeri bir dönüm noktasına geldi.