crossing
US /ˈkrɑː.sɪŋ/
UK /ˈkrɑː.sɪŋ/

1.
geçit, kavşak
a place where roads or railways cross each other
:
•
Be careful when you approach the railway crossing.
Demiryolu geçidine yaklaşırken dikkatli olun.
•
The pedestrian crossing is clearly marked.
Yaya geçidi açıkça işaretlenmiştir.
2.
geçiş, aşma
the action of moving or extending across something
:
•
The illegal crossing of the border led to their arrest.
Sınırın yasa dışı geçilmesi tutuklanmalarına yol açtı.
•
The bird's crossing of the ocean was a remarkable feat.
Kuşun okyanusu geçmesi olağanüstü bir başarıydı.