be at a crossroads
US /bi æt ə ˈkrɔsˌroʊdz/
UK /bi æt ə ˈkrɔsˌroʊdz/

1.
bir yol ayrımında olmak, önemli bir karar aşamasında olmak
to be at a point in one's life when a very important decision has to be made
:
•
After graduating, she found herself at a crossroads, unsure whether to pursue a master's degree or start working.
Mezun olduktan sonra kendini bir yol ayrımında buldu, yüksek lisans mı yapmalı yoksa işe mi başlamalı emin değildi.
•
Our company is at a crossroads; we need to decide if we're going to expand globally or focus on the domestic market.
Şirketimiz bir yol ayrımında; küresel olarak genişleyecek miyiz yoksa iç pazara mı odaklanacağız karar vermemiz gerekiyor.