credit
US /ˈkred.ɪt/
UK /ˈkred.ɪt/
1.
kredi
the ability of a customer to obtain goods or services before payment, based on the trust that payment will be made in the future
:
•
Can I buy this on credit?
Bunu krediyle alabilir miyim?
•
The store offers interest-free credit for new customers.
Mağaza yeni müşterilere faizsiz kredi sunuyor.
2.
alacak, kredi
an entry in an account recording a sum received
:
•
There's a credit of $50 on your account.
Hesabınızda 50 dolarlık bir alacak var.
•
The bank processed the credit to my savings account.
Banka, tasarruf hesabıma yapılan alacağı işledi.
3.
takdir, övünç
public acknowledgment or praise, given or received for an achievement or quality
:
•
She deserves full credit for the success of the project.
Projenin başarısı için tam takdiri hak ediyor.
•
He took credit for an idea that wasn't his own.
Kendi fikri olmayan bir fikir için takdir topladı.
4.
kredi, ders kredisi
a unit of study at a college or university
:
•
You need 120 credits to graduate.
Mezun olmak için 120 krediye ihtiyacınız var.
•
This course is worth 3 credits.
Bu ders 3 kredi değerindedir.
1.
2.
atfetmek, yüklemek
to attribute (an achievement or good quality) to someone
:
•
The discovery was credited to a team of young scientists.
Keşif, genç bilim insanlarından oluşan bir ekibe atfedildi.
•
She was credited with saving the company from bankruptcy.
Şirketi iflastan kurtardığı için takdir edildi.