cozy
US /ˈkoʊ.zi/
UK /ˈkoʊ.zi/
1.
rahat, sıcak, samimi
giving a feeling of comfort, warmth, and relaxation
:
•
The small cabin was very cozy, perfect for a winter retreat.
Küçük kulübe çok rahattı, kış kaçamağı için mükemmeldi.
•
She snuggled under the blanket, feeling warm and cozy.
Battaniyenin altına kıvrıldı, sıcak ve rahat hissediyordu.
2.
samimi, yakın, gizli
involving a close and comfortable relationship, sometimes to the exclusion of others
:
•
They had a cozy chat over coffee, sharing secrets.
Kahve eşliğinde samimi bir sohbet ettiler, sırlarını paylaştılar.
•
The two companies have a surprisingly cozy relationship.
İki şirket şaşırtıcı derecede samimi bir ilişkiye sahip.