congestion
US /kənˈdʒes.tʃən/
UK /kənˈdʒes.tʃən/
1.
tıkanıklık, yoğunluk
the state of being overcrowded or blocked, especially with traffic
:
•
Traffic congestion is a major problem in big cities.
Trafik sıkışıklığı büyük şehirlerde önemli bir sorundur.
•
The airport experienced severe congestion due to bad weather.
Havaalanı kötü hava koşulları nedeniyle ciddi yoğunluk yaşadı.
2.
tıkanıklık, konjesyon
the blocking of a bodily passage or organ, especially with blood or mucus
:
•
Nasal congestion can make it difficult to breathe.
Burun tıkanıklığı nefes almayı zorlaştırabilir.
•
She used a decongestant to relieve her chest congestion.
Göğüs tıkanıklığını gidermek için bir dekonjestan kullandı.