bundle

US /ˈbʌn.dəl/
UK /ˈbʌn.dəl/
"bundle" picture
1.

bohça, demet

a collection of things or quantity of material tied or wrapped up together

:
•
She carried a small bundle of clothes.
Küçük bir bohça kıyafet taşıyordu.
•
The baby was wrapped snugly in a warm bundle.
Bebek sıcak bir bohçaya sıkıca sarılmıştı.
:
packageparcelbalesheafwad
2.

bir sürü, bir dizi

a large amount of something

:
•
He saved a bundle of money by buying in bulk.
Toplu alım yaparak bir sürü para biriktirdi.
•
The software comes with a bundle of features.
Yazılım bir dizi özellikle birlikte gelir.
:
lotheapstackpilemass
1.

demetlemek, toplamak

tie or roll up (a number of things) together as a bundle

:
•
She began to bundle up her clothes for the trip.
Yolculuk için kıyafetlerini toplamaya başladı.
•
The workers quickly bundled the newspapers together.
İşçiler gazeteleri hızla demetledi.
:
tie upwrap uppackagepackbind
2.

dışarı atmak, tıkmak

move (someone or something) in a hurried or forceful way

:
•
The security guards bundled the unruly fan out of the stadium.
Güvenlik görevlileri asi taraftarı stadyumdan dışarı attı.
•
He was bundled into a waiting car.
Bekleyen bir arabaya tıkıldı.
:
hustleusherforcepushshove
:
a bundle of nerves