broken kelimesinin Türkçe anlamı
broken İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin
broken
US /ˈbroʊ.kən/
UK /ˈbroʊ.kən/

Sıfat
1.
2.
bozulmuş, ihlal edilmiş
(of a promise or rule) violated or disregarded
Örnek:
•
He felt his trust was broken after the lie.
Yalandan sonra güveninin kırıldığını hissetti.
•
The peace treaty was broken by the sudden attack.
Barış antlaşması ani saldırıyla bozuldu.
3.
beş parasız, iflas etmiş
(of a person) having lost all their money; bankrupt
Örnek:
•
After the business failed, he was completely broken.
İşler battıktan sonra tamamen beş parasız kaldı.
•
She was left broken and homeless after the market crash.
Piyasa çöküşünden sonra beş parasız ve evsiz kaldı.
Eş Anlamlı:
4.
yıkılmış, umutsuz
(of a person) having lost all hope or spirit; devastated
Örnek:
•
After the accident, she was completely broken.
Kazadan sonra tamamen yıkılmıştı.
•
His spirit was broken by years of hardship.
Yıllarca süren zorluklar ruhunu kırmıştı.
Eş Anlamlı:
Geçmiş Zaman Ortacı
1.
kırılmış, bozulmuş
past participle of break
Örnek:
•
He had broken his arm playing football.
Futbol oynarken kolunu kırmıştı.
•
The silence was broken by a sudden shout.
Sessizlik ani bir çığlıkla bozuldu.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren
İlgili Kelime: