bold
US /boʊld/
UK /boʊld/

1.
cesur, cüretkar
not afraid of danger or difficult situations
:
•
She made a bold decision to quit her job and start her own business.
İşinden ayrılıp kendi işini kurmak için cesur bir karar verdi.
•
It was a bold move to challenge the company's long-standing policy.
Şirketin uzun süredir devam eden politikasını sorgulamak cesur bir adımdı.
2.
cesur, canlı, belirgin
(of a color or design) having a strong, vivid, or clear appearance
:
•
The artist used bold colors to create a striking portrait.
Sanatçı, çarpıcı bir portre oluşturmak için cesur renkler kullandı.
•
The new wallpaper has a bold floral pattern.
Yeni duvar kağıdında cesur bir çiçek deseni var.
1.
kalınlaştırmak
to make text appear in a thick or heavy type
:
•
You can bold the keywords for emphasis.
Vurgu için anahtar kelimeleri kalınlaştırabilirsiniz.
•
The software allows you to bold, italicize, and underline text.
Yazılım metni kalınlaştırabilir, italik yapabilir ve altını çizebilirsiniz.