wink

US /wɪŋk/
UK /wɪŋk/
"wink" picture
1.

göz kırpmak

close and open one eye quickly, typically as a signal or to indicate that something is a joke or secret.

:
•
He gave her a quick wink to show he was joking.
Şaka yaptığını göstermek için ona hızlıca göz kırptı.
•
She winked at me from across the room.
Odanın karşısından bana göz kırptı.
:
blinkflickerbat an eye
2.

yanıp sönmek, parlamak

(of a light) shine or flash intermittently.

:
•
The distant lighthouse continued to wink in the darkness.
Uzaklardaki deniz feneri karanlıkta yanıp sönmeye devam etti.
•
Stars began to wink in the twilight sky.
Alacakaranlık gökyüzünde yıldızlar parlamaya başladı.
:
flashgleamsparkle
1.

göz kırpma

an act of winking.

:
•
He gave a subtle wink to his accomplice.
Suç ortağına ince bir göz kırptı.
•
Her playful wink made everyone laugh.
Şakacı göz kırpması herkesi güldürdü.
:
blinkflicker
:
not sleep a winkforty winks